İsmi Katja.
Benim eski patronum.
Yakın zamanda emekli oldu.
Kadın yöneticilerin hayatımı ciddi manada yıprattığı bir dönemde girdi hayatıma.
Yüzü gülen bir yöneticiydi.
İşine geldiğinde gülümsemiyordu.
Sürekli gülümsüyordu.
İnsanları gülümseyerek karşılıyordu.
Sabahları koridorda karşılaştığı herkese “Nasılsın?” derdi.
Bazen ayak üstü muhabbetler kahkahalarla biterdi sabahın 8’inde.
Bazen bizden sonra gelirdi.
Kahkahalarını duyar,
“Katja gelmiş” derdik.
“Nasılsın?” dediği kişilerden biri de bendim.
5 aylık hamileydim onun yanında işe başladığımda.
Sıkıntılarımı bilirdi.
Hemen hemen hergün başım ağrırdı.
Çok güçsüz ve yorgun hissederdim kendimi.
Beni ilk lavaboda gördüğünde “Odamda koltuk var, kendini iyi hissetmediğinde gel uzan” dedi.
Sonraki günlerde tekrarladı teklifini “Odama gel kendini kötü hissettiğinde”
İşyerimi çok seviyordum.
Bedensel kendimi kötü hissetsem de ekibin ruhu, işyerindeki atmosfer bana güç veriyordu.
Yüzü gülmeyen, espri yapmayan insan yoktu.
‘Çay veren adam hiç kötü olur mu?’ diyor ya İsmail Abi
Çay içiyordu bizim işyeri.
İçlerinden biri siyah çayı çok sevdiğinden semaver almış işyerine.
Çay bardaklarını dizmiş çayın yanına.
Giden gelen içiyor.
İşyerinden enerji alıp gidiyordum eve.
Katja gönüllü işler yaptığımı biliyordu.
Beni çevresinden bir kızla tanıştırmak istedi.
19 yaşındaymış.
Abisi okumasına izin vermiyormuş.
“Bu kızın geleceği sözkonusu. Bir diploması olmazsa ömrü boyunca sıkıntı yaşar” dedi.
Abisini ikna etmenin yolunu da biliyordu.
Kızı benimle tanıştıracak,
Abisi bana güvenecekti.
O kafa yapısındaki erkeklerin Müslüman olmayan kadınlara güvenmediklerini biliyordu.
Birlikte bir Cafe’ye gittik.
Düşünebiliyor musunuz?
Koca koca işlerle meşgul olan bir kadın öğle paydosunu 19 yaşındaki bir kızın geleceğine ayırmıştı.
Daha sonra öğrendimki sık sık evlerine gider, abisini ikna etmeye çalışırmış.
Doğuma altı hafta kala ayrıldım işyerinden.
Katjayla görüşmeye devam ettik.
Bana yakın bir yerde oturuyordu.
Doğum yaklaştıkça sıkıntılarım artıyordu.
Bir yardımcı buldu bana kendi çevresinden.
Önce birlikte evi temizliyor, ardından kahve içip, muhabbet ediyorduk.
Kadın meğer Suriye’de öğretmenmiş.
Burda geçici bir süre evlere temizliğe gidiyormuş.
Sadece 3 ay yardıma gelse de sonrasında irtibatımız kopmadı.
Almanca kursu bitti. Kadınlara özel bir eğitime katıldı. Şimdi iş hayatına hazırlanıyor.
Katja sayesinde birbirimizi tanımıştık.
Doğumdan sonra yeniden yazıştık Katjayla.
Bahçesinde Yaz şenliği varmış.
Bir aylık kızımla gittik oraya.
Bahçe tıklım tıklım.
Bir masaya toplanan ailelerle tanıştırdı beni.
Hepsi Suriye’den geldikten sonra tanışmış Katja’yla
Çok iyiliğini görmüşler.
Birisi “Katja bizim herşeyimiz” dedi.
Bir diğeri “Katja benim kalbim” dedi.
“Ah benim de” dedim.
Nasıl da sevdirmişti kendini.
Suriye göçünün üzerinden üç sene geçmiş olmasına rağmen ailelerle irtibatını kesmemişti.
İstese bir süre yardım eder, sonra irtibatını kesebilirdi.
O onları özel hayatına almış, arkadaşlarıyla tanıştırmıştı.
Hedefi buydu belki de.
Yaşadığı yerde yerlilerle yeni gelenleri kendi bahçesinde düzenlediği bir şenlikle tanıştırıyordu belki de.
Yönetici kadındı.
Plan, proje kadınıydı.
Tek başına planlıyordu pek çok işi.
Tek başına kalkabiliyordu pek çok problemin altından.
Ama gerginliğini bize yansıtmıyordu.
Yüzü asılmıyordu bize karşı.
Sahneye çıkıyordu konuşma yapmaya.
Şirket yöneticilerinin, politikacıların akademisyenlerin olduğu programlarda mikrofona geldiğinde önce içten gülümsüyordu herkese.
Kalbiyle konuşuyordu sanki.
Katja benim idolüm.
Güleryüzü,
İnsana verdiği değer,
Kalbindeki merhamet duygusu,
Yardımsever yönü,
Kimseyi aşağılamadan, korkutmadan, yıldırmadan yaptığı yöneticilik,
Organizatör ruhu,
Hedefleri, planları, projeleri,
Problem çözme yeteneği
hayatımın her an her yerinde.
Dün bir kez daha çıktı Katja karşıma.
Çocuk kitabımı Google’a yazıp bugüne kadar yapılan paylaşımları topladım blog için.
Bir baktım Katja.
Kitabım çıktığı gibi kendi hesabından paylaşıp tanıtmış, ben ise unutmuşum o anı.
Katja sadece başarılı bir iş kadını değil.
Arkasından gelen genç kadınları yetiştiren bir rehber adeta.
Okurken otomatik tebessüm yükleniyor insanın suratında. Allah Katja gibi insanların sayısını arttırsın inşallah
Örnek ne nadir bir karakter…