“Çocuklarıma Allah‘ı anlattım”

Çevremdeki annelerin tecrübelerini önemsiyorum. Konu çocuklardan açıldığında soruyorum sorularımı: 

Sen neler yaşadın çocukların küçükken?

Nasıl anlattın farklılıkları onlara?

Kindergarten’de neler yaşadınız?

Okulda neler yaşadınız?

Dikkat çekmeyen konularda neler yaptın?

Nasıl konuştun öğretmenlerle?

 

Bir kaç gün önce böyle bir muhabbetim oldu tecrübelerine güvendiğim bir ablayla.

Elli yaşlarında.

Almanya’da yetişmiş.

Çok iyi derecede Almanca da konuşuyor, Türkçe de.

Kendini Türk hissettiği kadar Alman hissediyor.

Çok kitap okuyan, kendini sürekli geliştiren biri.

Güçlü bir kadın.

Kendinden emin.

Çekinmeden ifade edebiliyor kendini.

Sadece kendi gibi düşünen insanların içinde yaşayan biri değil.

Değişik din ve kültürlerden arkadaşları var.

Okul arkadaşlarıyla hala irtibatta.

 

Kızımın gittiği Kindergarten’e gitmiş çocukları.  

Müslüman çocuk pek yokmuş o zamanlarda.

Bugünkü kadar dikkate alınmıyormuş Müslüman ailelerin talepleri.

“Ne yaptın peki?” dedim.

“Kindergarten’de hassasiyetlerimi dilegetirdim. Evde ise çocuklarıma Allah‘ı anlattım. Küçücük yaşlarda başladım anlatmaya. Ve her konuda konuştum onlarla. Sürekli konuşun çocuklarınızla, herşeyi anlıyorlar.” 

Ne kadar önemli bir noktaya parmak bastı.

“Çocuklarınızla sürekli konuşun!”

 

„Ben de küçük yaşlarda başladım Allah’ı anlatmaya“ dedim.

“Allahı anlatmak” deyince birçok kişinin aklına günahlar veya yasaklar geliyor.

Sanki Allah’ı anlatmaya günahlardan başlamak gerekiyormuş gibi.

Sanki kainatta herşey Allah’ı anlatmıyormuş gibi.

 

Zaten yaşantımızla anlatıyoruz çocuklarımıza Allahı.  

Kurduğumuz cümlelerle anlatıyoruz.

“Allah ne kadar güzel yaratmış seni. Şu parmaklarına bir bak. Ne kadar çok şey yapabiliyorsun parmaklarınla.” 

“Bak ne kadar güzel yağmur yağıyor. Ağaçlar susamış, Allah onlara ihtiyaçları olan suyu veriyor.” 

“Gökyüzü ne kadar güzel. Dağlar ne kadar güzel. Ağaçlar ne kadar güzel. Kuşların sesleri ne kadar güzel. Dünya ne kadar güzel.”

 

Sadece konuşarak değil,

gün içerisinde Kuranı Kerim dinleyerek,

yanlarında ibadet ederek,

okuyarak,

dünyaya, topluma faydalı bir insan haline gelerek,

kul hakkına hassasiyet göstererek anlatabiliriz Allah’ı.  

Soru sormasa da çocuk Allahla olan bağımıza şahit olacak.

İzleyecek bizi dua ederken, namaz kılarken.

Cemaatle kılınan Cuma namazını izleyecek.

Kabe’yi tavaf eden insanları görecek videoda.

Allahtan bahsettiğimiz konuşmalara şahit olacak.

Çevremizdeki insanlara yardım ederken,

örümceği öldürmeden evden çıkartırken görecek bizi.

Henüz konuşmaya başlamasa da bir çok soruya bu şekilde cevap alacak.

 

Sonra sormaya başlayacak.

Çok zor değil aslında çocukların sorduğu soruları cevaplamak.

Çeşitliliğe önem veren Kindergartenler bile anlatıyor artık bu konuları.

Bizim Kindergarten “Helal ne demek?” diye bir konu işlemiş çocuklarla biz Kindergarten’e başlamadan önce.

“İlk defa böyle birşey duyuyorum” dediğimde “Çocuklar helal beslenen çocukları görüyordu. Anlamaları için helalin ne demek olduğunu anlatmak istedik.” dedi.

 

Çoğu zaman aileler çocuklarının anlamayacağını düşünerek anlayabilecekleri şeyleri bile anlatmıyor.

Oysa çocuklar Kindergarten’de 2-3 yaşlarında tanışıyor dinle.

 Kiliseye ait olmayan Kindergartenler bile haftalarca Weihnachten‘e (noele) hazırlanıyor.

Ostern (paskalya) geldiğinde yeniden bir coşku sarıyor Kindergarten’i.

Çocuklar günlerce arayacakları tavşanı, alacakları hediyeleri konuşuyorlar.

Her ne kadar ‘geleneksel’ dense de sembollerle (yıldız, yumurta) anlatılıyor din çocuklara. 

 Pek çok hikaye dinliyorlar.

Şarkılarla öğreniyor önemli isimleri.

St. Martin, Nikolaus, Weihnachtsmann, Christkind ile tanışıyorlar.

3-4 yaşında onca isimle tanışan çocuk neden Peygamber Efendimizle ve sahabelerle de tanışmasın ki?

 

Diğer dinleri de tanısın, kendi dinini de tanısın. 

St.Martin’ı de tanısın, Hz.Ali’yi de.

Nikolaus’u da tanısın, Hz. Muhammedi de. 

Hz.İsa’yı önce Kindergarten’de dinlesin, sonra bizden dinlesin.

Duyduğu herşeyi bir kez de bizden dinlesin.

 

Kafası karışmaz mı?

Neden karışsın?

Sürekli konuşulan, sürekli soruları cevaplanan bir çocuğun kafası neden karışsın?

O zaten farkında Hristiyan olmadığının.

 

Diğer yandan,

toplumda her zaman karşısına farklı dinlere mensup, farklı yaşantıları olan insanlar çıkacak.

Herkes herşeyi farklı yorumlayacak.

Müslüman çevresinde bile herkesle aynı fikirde olmayacak.

Farklı inançlar, farklı yaşam tarzları, farklı bakışaçılarıyla erkenden tanışan çocuk kendini tanıyarak güçlenecek.

 

Aileler birbirlerini destekleyebilir bu konularda. 

Eminim herkesin çevresinde bu konuları önemseyen aileler vardır.

Fikir alışverişleri yapılabilir, karşılıklı tecrübeler dinlenebilir.

Hatta birlikte sorgulanabilir pek çok konu.

Allah’ı anlatanlar neden anlatıyor, anlatmayanlar neden anlatmıyor?

 

Hiç kimse yoksa konuşacak, internet var.

Sosyal medyada bu konularda paylaşımlar yapan, hatta özel soruları bile cevaplayan hesaplar, Youtube videoları var.

Yorumlarda ortak konulara ilgi duyan insanlarla tanışma imkanı var.

 

Sosyal medya yoksa Google var.

ChatGPT var, Alexa var.

Bazen çocukların sorduğu bilimsel soruları cevaplayamıyor “Git ChatGPT’ye sor” diyorum.

Maşallah çok da güzel cevaplıyor ChatGPT 🙂 

 

Herkesin aradığı herşeyi bulabileceği bir dünyada yaşıyoruz artık.

“How can I…”

“Çocuklarıma nasıl…”

“Wie kann ich..”

diye başlayan bütün soruları internet cevaplıyor.

 

Bu konuyu ciddi manada önemseyen aileler internette bir grup kurup bu konularda fikir alışverişi yapabilecek aileleri bir araya getirebilir. Yüzyüze buluşabilecekleri ortamlar oluşturabilirler.

“Bu konuları konuşacak insan bulamıyorum” veya “Google’de araştırma yapmaya vakit bulamıyorum” diyenler yorumlara merak ettiklerini yazarsa ben sizin için araştırma yapar, burda yayınladığım gibi yayınlarım linkleri. 

***

Çocuklara Allah’ı anlatmak veya anlatmamak herkesin kendi tercihi. Herkes kendi çocukluğundan, kendi Kindergarten döneminden yola çıkabilir bu kararı alırken. 

Diğer Müslümanların dini yaşantısı, hataları ölçü değil alacağınız kararda. 

Allah’ı tanımak ve tanıtmak isteyenler için ortada iki kaynak var sadece:

Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz

Facebook
Twitter
WhatsApp

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Kendini nereye ait hissediyorsun?

“Kendini nereye ait hissediyorsun?” diye soruyorum çevreme. „Hiçbir yere” diyor biri. Bir diğeri „Berlin’de büyüdüğüm mahalleye“ diye cevap veriyor. “Hem Türkiye’ye, hem de Almanya’ya” diyenler

DEVAM OKU »
+ posts