Facebook Twitter WhatsApp Dün bir öğretmenle tanıştık. Konu göçmen kökenli ailelere gelince, bloguma da geldi. Şöyle bir konuşma geçti aramızda: Ne yapıyorsun blogda? Müslüman bir ailenin hayatını internete taşıyorum. Çok okuyan var mı? Bloglar eskisi gibi okunmuyor. Çok okuyan yok ama zaten büyük bir kitleye ulaşsın diye yazmıyorum. Merak edenler Google’e yazdığında belki blogumla karşılaşır….
Blog TR
Ne çektik be abdest alıcaz diye!
Yıldızlarını seç!
Yıldız ziyaretleri yapıyorum bu aralar. Yıldız muhabbetini bilmeyenler soruyor. “Yıldız ziyareti de neyin nesi?” Sosyal medyada özel bir listem var. „Canım Yıldızlarım” adını verdim bu listeye. „Birlikte geliştiğim insanlar“ listesi aslında. İnternette kendime kurduğum dünyada yer alan insanlar. Bu yazıda anlatmıştım o dünyayı: Offline dünyanda sen sen değilsen! Neden yıldız? Yıldız ne alaka?…
Doğumgünü çocuğu Hussein
Hussein doğumgününü kutladı dün akşam. Her sene büyük bir kutlama yapıyormuş. Biz bu sene ilk kez katıldık. Doğumgününü vesilesiyle senede bir gün bütün çevresiyle bir araya geliyor. İçten cümlelerle bir davetiye hazırlamış. Herkesi uyarmış davetiyesinde: “Lütfen hediye getirmeyin! Onun yerine Lübnandaki ihtiyaç sahipleri için ortaya birşeyler koyalım hep birlikte” Sordum eşine. 70 kişi gelmiş….
Offline dünyanda sen sen değilsen?
Kendimi yalnız hissediyorum!
Almanya’nın farklı şehirlerinden, hatta dünyanın farklı ülkelerinden insanlarla görüşüyorum senelerdir. Hemen hemen hergün. Hemen hemen herkes aynı şeyi söylüyor: Kendimi yalnız hissediyorum! İzole bir yaşam sürdükleri için değil, İlgilerini çekmeyen ortamların, muhabbetlerin bir parçası olmak zorunda kaldıkları için yalnız hissettiklerini söylüyorlar. Hepsi sosyal insanlar. Hayatları insanların içinde geçmiş. Hala da öyle. Çevreleri kalabalık. Telefon rehberlerinde…
Seni okumaya geldim..
Kendimle buluştuğum günlerden biri. Cafedeyim. „Ne içersin?“ dedim kendime. „Kahve alayım“ dedi. „Nasıl hissediyorsun şuan kendini?“ diye sordum. Başladı anlatmaya. Güneşle birlikte doğdum güne. Gün içerisindeki en büyük hedeflerden biri belki de bu. Çevremle birlikte güne başlamak. Karga geliyor her sabah bahçeye. Bakışıyoruz. “Günaydın arkadaşım!” Kuşlar başlıyor cıvıl cıvıl ötmeye. “Ooo şenlik var sizin…
Kendini nereye ait hissediyorsun?
“Kendini nereye ait hissediyorsun?” diye soruyorum çevreme. „Hiçbir yere” diyor biri. Bir diğeri „Berlin’de büyüdüğüm mahalleye“ diye cevap veriyor. “Hem Türkiye’ye, hem de Almanya’ya” diyenler çoğunlukta. „Türkiyeyle hiçbir bağım yok benim“ diyor başka bir arkadaş. Alman toplumundan nefret eden de var, Türk toplumundan nefret eden de! “Dünya insanıyım ben” diyor biri. Yakın çevresine sadece Türkçe…
Meryem’in tenis oynayamayan annesi
Dün oğlumu tenis oynarken izledim. Yanımda duran kızım da oynamak isteyince ‘Ben de oynamak istiyorum ama bak oynayamıyorum’ dedim. ‘Neden oynamıyorsun?’ dedi. Nerden başlasamki anlatmaya. Çıkışta antrenör kızla konuştuk. ‘Başörtülü olduğum için senelerdir tenis oynayamayacağıma inandım. Minik etek giymek zorunda mıyım?’ deyince ‘Tabiki hayır’ dedi. Konuşmaya şahit olan oğlum eve dönerken ‘Anne sen niye benim…
Özlemini çektiğim buluşma
Göçmen kökenli aileler neden yardım etmiyor?
İki arkadaşla buluştuk. Farklı gün ve saatlerde. İkisi de anaokullarında Aile Birliği Başkanı. Biri göçmen kökenli, diğeri değil. Farklı eyaletlerde yaşıyorlar. İkisinden de aynı cümleyi duydum. Şöyle dediler: Göçmen kökenli aileler anaokullarında yok sanki. Göçmen kökenli Aile Birliği Başkanı anlatıyor: Toplantı yapıyoruz. İçlerinde tek göçmen kökenli olan benim. Görev paylaşımı yapıyoruz, yardım eden de, Waffel…
İdeallerimizi mi değiştirsek?
Bir kadın yöneticinin hayatıma kattıkları..
İsmi Katja. Benim eski patronum. Yakın zamanda emekli oldu. Kadın yöneticilerin hayatımı ciddi manada yıprattığı bir dönemde girdi hayatıma. Yüzü gülen bir yöneticiydi. İşine geldiğinde gülümsemiyordu. Sürekli gülümsüyordu. İnsanları gülümseyerek karşılıyordu. Sabahları koridorda karşılaştığı herkese “Nasılsın?” derdi. Bazen ayak üstü muhabbetler kahkahalarla biterdi sabahın 8’inde. Bazen bizden sonra gelirdi. Kahkahalarını duyar, “Katja gelmiş” derdik. “Nasılsın?”…
Sen oynamasını bilmiyorsun ki!
Anaokullarında Ramazan Postası
Anaokulları için hazırladığım Ramazan çalışması geçtiğimiz hafta Klett Kita Yayınevi tarafından yayınlandı. Çalışma “Rundum stark in allen Bildungsbereichen” adlı kitapçığın içinde yer alıyor. Çalışmanın adı: Wir haben Ramadanpost! (Ramazan postamız var) Neler var içinde? İki çocuklu, bir kedicikli Ramazan hikayesi Hikayeye uygun fotoğraflar Konuya uygun bir aktivite Ramazan’a dair önemli bilgiler Anaokulu öğretmenlerinin kullanabileceği metodlar Çalışma…